Image

EVRENSEL

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Asrın Hukuk Bürosu üyelerinin de aralarında bulunduğu 21 avukatın yargılandığı dava İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme 8 yıl sonra bazı "dijital materyallerin" dosyaya eklendiğini açıklaması tepki çekti. Avukat İlhan Cihaner "Fethullahçı çetenin ürettiği deliller köküne kadar araştırılsın" dedi. Mahkeme tutuklu sanıklar Selçuk Kozağaçlı ile  Barkın Timtik’in tutukluluğunun devamına karar vererek duruşmayı 23 Mart'a erteledi.

Mahkeme Başkanı, “Dün ikindi vakitlerinde dijital materyalleri buldum. 6 jard disk, 3 DVD, 2 CD var; sabah tarattım, birbiriyle tutarlı, tutanak tutuldu. Emanete alındığı 25 Ocak 2007’den hiç istenmemiş. Dijital deliller açılınca bozulabilir mi, Adli Tıp’a göndereceğim. Bu celsede sadece tahliye taleplerini alayım. Çünkü esasa giremiyorum” dedi.

CİHANER: FETHULLAHÇI ÇETENİN ÜRETTİĞİ DELİLLER

Avukat İlhan Cihaner, dijital delillerin altındaki imzanın, FETÖ davası kapsamında tutuklanan ve Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 45 yıl hapis cezasına mahkum edilen eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanı Ramazan Akyürek’e ait olduğunu belirterek "Fethullahçı çetenin dijital uydurma deliller sürecini Oda TV davasından Ergenekon davaları sürecine kadar gördük. Bu bahsedilen delillerin usulüne uygun elde edilip edilmediğinin, köküne gidilerek araştırılması lazım" dedi.

Cihaner, "Hollanda makamlarına da yazı yazılarak arama kararı var mı, kendilerine nasıl intikal etti, kendilerinde örneği var mı, bunların sorulup araştırılması gerekir. Bu araştırmayla delilin ilk ortaya çıktığı andan emanete gelene kadar hiçbir aşamasında soru işareti kalmamalı ve süreç kesintisiz olarak ortaya konmalı" diye belirtti.

KOZAĞAÇLI: GİZLİ TANIKLAR GERÇEK İNSAN DEĞİL

Davada yaklaşık 6 yıldır tutuklu olarak yargılanan Eski ÇHD Başkanı avukat Selçuk Kozağaçlı  SEGBİS video sistemiyle duruşmaya bağlandı. Gizli tanıkların gerçek kişiler olmadığını belirten Kozağaçlı, "Gizli tanık Kanarya kim, gelsin burada ötsün! Gizli tanıklar mahkemeye getirilemiyor, çünkü bunlar 'gerçek insan' değil!" diyerek tepki gösterdi. Kozağaçlı, "Savcı isterse bir dilekçeden vazgeçebilir, bir talepte bulunur, bunu değiştirebilir, bir mütalaa verir, bunu da değiştirir. Tamam kabul fakat iddianame savcılığı bu dosyaya 13 tane tanık bildirmiş. Bu 13 tanıktan duruşma savcısı kendi isteğine göre vazgeçebilir mi?" diye sordu.

Kozağaçlı savunmasında özetle şunları söyledi:

“Değerli meslektaşlarım, sayın savcı, sayın mahkeme heyeti, sayın başkan evvela çok teşekkür ederim… Sizin de hakkınızı teslim ederek başlamak istiyorum. 8 yıldır kayıp olan bir şeyi buldunuz. Teşekkür ediyorum.

Tanık meselesiyle ilgili söyleyeceklerimi şimdi söyleyeyim. Sayın savcıya da sitem etmek istemiyorum ama sekiz yıldır kayıp olan delil bulundu. Delil değerlendiriyoruz, mahkemenin savunmanın gayretidir. İddia makamının da bu gayrete dahil olması gerekiyor. Olmazsa nasıl eşit bir değerlendirme yapılacak. Güçler eşitsizliği var.

Savcılık bundan aylar önce hazırladığı mütalaayı, yazım hataları dahil iddianameyi kopya ederek hazırlamış. Sayın başkan yine savcılıktan çok tehlikeli bir şey var, tanıklarını duruşmada ikame etmekten vazgeçti. Duruşma savcısı canı istediği gibi 13 tanıktan vazgeçebilir mi, geçemez. Neden vazgeçtin? Neden bir tanığı bile getirmiyorsun buraya? Tanıkları dinletmekten vazgeçti. Bu şu demek; tanığın gösterdiği şeyden de vazgeçiyorsunuz demek.

13 TANIĞA NE OLDU?

Kanun diyor ki; tanık ölmüş mü? O zaman dinleyemezsiniz. Öldü mü bizim tanıklarımız? Bu tanık ‘Selçuk DHKPC yöneticisi’ dedi ve öldü mü? Soralım savcılığa, nerede gizli tanık, akıl hastalığına mı tutulmuş.  Sekiz yıldır ilk defa heyecanlıyım, ilk defa dinleniyoruz. Bu tanıkları getirin, 13 tane tanığa ne oldu? Gizli tanıklardan birinin mahlası ‘Kanarya.’ Nerede, kim bu Kanarya. Ne güzel mahlas bulmuş; kim bu Kanarya, getirin mahkemeye burada ötsün.

Getiremiyorlar, çünkü böyle kişiler yok, bir kısmı ‘gerçek insan’ değiller. Tanıklarını dinletemiyor çünkü yalan söylediler, bir kısmı sanal ve sahte. Bir kısmı savcı, bir kısmı polis müdürü, amiri, memuru; başsavcı vekili bazıları da. Birkaç kez bu duruşma salonunda ‘Kimseyi tanımıyorum’ diyen cumhuriyet savcıları gördüm. Dosyayı bilen bir savcı olsa daha iyi yol alırız.

Bir sanık mahkemeye kendi aleyhinde olan tanık getirmeye çalışır mı? Ben çalışıyorum. Korkuyorum, emniyet ifadesini okuyup ciddiye alırsınız diye. Bu kişileri gerçek sanırsınız diye endişeliyim. O yüzden 13 tanığın peşinde biz koşuyoruz.

Benim dosyadaki o cezaevine gittiğime dair kayıt yok ve yalan, hiç gitmedim hayatımda. Böyle bir adam var mı, o da bilinmiyor. Adam utanmadan “Selçuk bana geldi talimat verdi” diyor. Bu adamı savcı getirmiyor.

Dilovası mahlaslı tanık; savcılık eklemiş; kim bu? Gerçek mi böyle bir insan? Çok net söylüyorum fikrimi. Bunlar ‘gerçek insan’ değil, savcılık o yüzden getiremiyor. Bu çok net. ‘Yüzleşme’ isimli biri var. Bunun da adı güzel. Buraya gelsin yüzleşelim de öyle isim takalım. Bu talep değil, ‘bir olay iddia ediyorsan o tanık dinlenecek’ diyen yasanın hükmü.

Tanık şişede durduğu gibi durmaz. Buraya gelince Aziz gibi olur. Şu dosyada tek tanık dinlenebilmiş, Aziz. Onun da durumu dosyada belli.  Tanıklardan İsmet Özdemir diyor ki ‘Ben şizofrenim, uyuşturucu kullanıyorum, halüsinasyon görüyorum…’ Durum bu.”

DURUŞMA ERTELENDİ

Duruşma sonunda mahkeme tutuklu sanıklar Selçuk Kozağaçlı ile  Barkın Timtik’in tutukluluğunun devamına karar vererek duruşmayı 23 Mart'a ertelendi.