Image

T24

İstanbul Tarlabaşı’nda çocukların ve kadınların bir araya gelebilecekleri güvenli alanlar kurmak için 15 yıldır faaliyet gösteren Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği aleyhinde, derneğin yokluğunun tespiti ve derneğin feshi talepleriyle iki ayrı dava açıldığı ortaya çıktı. Dernek aleyhinde çıkan haberlerden sonra başlatılan denetim sürecinin ardından açılan kapatma davalarından dernek yöneticileri son ana kadar haberdar edilmedi. Davanamede, derneğin yayın organında çocukların cinsel kimliklerini etkileyecek içerikler bulunduğu iddia edildi. İstanbul Valiliği ise derneğin yokluğunun tespiti istemiyle yaptığı başvuruya daha ilginç bir gerekçe buldu. Valilik, derneğin Tarlabaşı Toplum Merkezi’ni yaşatmak amacıyla kurulduğunu, bu merkeze ilişkin AB projesinin 2007’de bittiğini, derneğin artık amacı kalmadığından yokluğuna karar verilmesi gerektiğini belirtti. Bu davanın ilk duruşması 14 Nisan’da görülecek.

Şiddet ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin en yoğun olarak görüldüğü bölgelerden olan Tarlabaşı’nda 15 yıl önce kurulan Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği, kısa süre önce bir anda yayınların hedefi oldu.

Dernek, diğer tüm dernekler gibi İçişleri Bakanlığı tarafından rutin olarak denetleniyordu. Ancak, “Çocuklara LGBT ve terör eğitimi veriliyor”, “PYD propagandası yapılıyor” başlıkları yapılan haberlerin ardından hem İstanbul Valiliği hem de İçişleri Bakanlığı özel denetim süreçleri başlattı. Haberler nedeniyle dernek başkanının, “müstehcenlik” gerekçesiyle karakolda ifadesine de başvuruldu.

Denetim süreçlerinin sonuçlarından haberdar edilmeyen dernek yönetimi, bir anda iki ayrı “kapatma” davası ile karşı karşıya kaldı.

Proje bitince dernek kapatılmalıymış

İstanbul Valiliği, sulh hukuk mahkemesine yaptığı başvuruda, tüzüğüne göre derneğin kuruluş amacının çocuk ve kadınların yaşamlarını kolaylaştırmak, gençlerin şiddete yönelmelerini engellemek olduğunu anımsattı.

Valilik buna karşılık, 2006’da Bilgi Üniversitesi’nin yürüttüğü bir AB Projesi kapsamında Tarlabaşı Toplum Merkezi’nin kurulduğunu, bu projenin 2007’de tamamlandığını, derneğin varlık nedeni ile bu merkezin varlığı arasında sıkı bir bağ bulunduğunu, artık bu merkezin olmaması nedeniyle derneğin de amacını gerçekleştirmesinin mümkün olmadığını belirtti.

Valilik, bu nedenle derneğin de “yok sayılması” gerektiğini savundu.  Bunun üzerine dernek aleyhinde yokluğun tespiti davası açıldı. Dernek yönetimi bu davayı medyadan öğrendi. Bu davanın ilk duruşması 14 Nisan’da İstanbul 8. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde görülecek.

Medya dili davaya dönüştü

İstanbul Başsavcılığı da bu başvurudan ayrı olarak derneğin hukuka ve ahlaka aykırı faaliyetlerde bulunduğu gerekçesiyle feshedilmesi istemiyle dava açtı. İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan davanın ilk duruşması

18 Mayıs 2022’de görülecek. Dava kapsamında dernek hakkında verilen “faaliyetten alıkonulma” tedbir kararı ise 6 Nisan’da TTM’nin başvurusu üzerine kaldırıldı. Davanamede, dernek hakkında yapılan haberlerde kullanılan ifadelerin kullanılması dikkati çekti. Kaos GL Derneği’nin “LGBTİ+ Öğrencileri Aile ve Okul Kıskacına Karşı Nasıl Korumalı?” kılavuzunun konuşulacağı gönüllü etkinlik, “çocukların cinsel kimliklerini etkileme çabası” olarak gösterildi.

Takipsizliğe rağmen davaname

Dernek Başkanı hakkında “müstehcenlik” iddiasıyla başlatılan soruşturmanın takipsizlikle sonuçlanmasına rağmen derneğin yayın organında yer alan bazı içerikler için, “çocukları hedef alarak, toplumda kısaca LGBTİ (lezbiyen, gey, biseksüel, travesti, intersex) olarak bilinen kişilerin cinsel eğilimlerini normalleştirmek sureti ile çocukların cinsel kimliklerini etkileme çabası” tespiti yapıldı.

Bunun yanı sıra para cezası konusu olabilecek dernek defterlerindeki kimi eksikler ve bildirim eksiklikleri de derneğin feshi talebine gerekçe gösterildi.

Mahalleliye de söylenmiş

Buna karşılık hangi eylemin fesih nedeni olduğuna dair somut bir belirleme de yapılmadı. Haberlerden sonra başlatılan soruşturma sürecinde mahalleliye de derneğin terör propagandası yaptığının söylendiği ortaya çıktı.