Image
gocizder_durusma2.jpg

Duruşma Öncesi

9:58’de Silivri CİK yerleşkesi önüne gelindi. Girişte araç sırası bulunuyordu ve avukat olmayanlara GBT yapıldı. Duruşma salonu girişinde duruşmayı gözlemlemek için, avukatlar dışındakilerin telefon ve bilgisayarın duruşma salonu içerisine alınmasına izin verilmediği için duruşmayı gözlemlemek için avukat kimliği ile giriş yapıldı. 10:20’de duruşma salonu koridoru önünde beklenildi, beş asker koridorda beklemekteydi ve bir yoğunluk bulunmuyordu. 10:22’de duruşma salonuna girildi. Sanıklar henüz duruşma salonunda değildi. Yaklaşık beş müdafi duruşma salonunda avukatlar için ayrılmış yerde bekliyordu. Duruşma salonunda, çoğu ön ve arka kısımlarda olmakla birlikte yaklaşık 20 asker bulunuyordu. 10:47’de duruşma salonunda 17 sanık yerini almıştı ve bu sırada yaklaşık 30 asker duruşma salonunda bulunuyordu. Ayrıca yaklaşık 10 kişi seyirciler için ayrılmış yerde bulunuyordu. 11:00’da duruşma salonunda yaklaşık 30 avukat yerini aldı. Duruşmanın başlama saati 10:00 olmasına rağmen duruşma bir saat geç başladı. 

Duruşma

11:05’de heyetin gelmesi ile duruşma başladı ve kimlik tespitleri yapıldı. SEGBİS kaydı açıldı. Başkan tarafından, Dernekler Masası tarafından derneğin tüzüğünün ve iletişimin dinlenmesi kararının ilgili savcılıktan dosyaya geldiği okundu. Daha önceki duruşmalarda savunmaları alınmayan sanıkların savunmasına geçildi. 

Sanık Ali Koç savunmasında, “Yeminli mali müşavir olarak derneğe hizmet sunuyorum, iddianamede benim hakkımda 13 satırlık hukuki niteleme yapılmış.” Başkanın önüne baktığı sırada, sanık başkana bakarak “Devam edeyim mi?” diye sordu. Başkan “Siz zaten hiç durmayın devam edin” dedi. Devamında “Evime yapılan aramada iddianameye konu yasaklı kitapların olduğunu suç unsuru oluşturduğuna dair kolluk yorumu bulunuyor ve bunu hangi kitaplara ilişkin, hangi ölçüt baz alınarak yapıldığına ilişkin konuyu anlayamıyorum buna dair bana açıklama yapılması gerekiyor” dedi. Başkan "Savunmanız bitti mi?” diye cevap verdi ve sanık “Evet bitti” diyerek yerine geçti. 

Ali Koç müdafii Zeynep Ceren Boztoprak, küçük çocuğu olması nedeniyle savunma yapmak istediğini söyledi. Başkan kabul etti ve Zeynep Ceren Boztoprak savunma yaptı. Müdafi, müvekkilinin savunmasında isnat edilen suça ilişkin fiili anlayamadığını belirtti. Müvekkilinin yeminli mali müşavir olarak Derneğe hizmet verdiğini,derneğe gönderdiği paranın verdiği hizmet karşılığında aldığı iskonto olarak adlandırılan para olduğunu söyledi ve müvekkilinin yurt dışı çıkış yasağının kaldırılmasını talep etti. 

İlyas Erdem savunmasında, “Evime yapılan baskında ve gözaltı sürecinde hukuka aykırı muameleye maruz kaldım. Zorlama bir iddianame ile karşı karşıyayız. Yaptığım mesleki çalışmalar illegal bir alana çekiyor. 25 yıldır göç, mülteci alanında çalışan bir aktivistim. Sosyoloji ve göç alanında çalışmalar yaptım. Sivil toplum alanında çalışmaya başladığım dönemde AB STÖ’lere projeler verdi. Göç alanında birçok çalışmada yer aldım. Devletin resmi kurumları ile yürütülen projelerde danışmanlık yaptım. Göç izleme Derneği'nde proje koordinatörü olarak çalıştım. İddianamede Göç İzleme Derneği'nin eşbaşkanı olarak geçiyorum ancak ben sadece derneğin SGK’'lı çalışan proje koordinatörüydüm, başkanı veya eşbaşkanı değilim. AB Türkiye Delegasyonunun proje çağrıları oluyor ve bu proje başvurduğunuzda bağımsız denetçiler tarafından değerlendirme yapılarak projenin geçip geçmeyeceği belirlenir. Proje geçtikten sonra delegasyon bir danışman belirler ve bu danışman projeyi inceler, denetler. Ben bu projenin yürütücüsüydüm. Dernek hesabına para gönderdim ve başlarken proje bütçesinin yüzde 5'ini dernek karşılar, delegasyon yüzde 95’ini karşılar. Biz o projede derneğin ödemesi gereken yüzde 5’lik kısmı ödeyebilmek için derneğe katkı sundum. Benim tarafımdan gönderilen miktar yüzde 5’lik kısmı tamamlayıp projeyi kapatmaya yöneliktir. AB Türkiye Delegasyonuna yazı yazılarak bir uzmanın bu konuda mahkemeye bilgi verilmesini talep ediyorum. Proje bütçesi çalıştığım dönemde dört defa denetlendi, iddianamede belirtildiği gibi herhangi bir şekilde projeden gelen bütçenin başka yerlere aktarıldığı söz konusu olamaz. SGK ve vergi dairesine müzekkere yazılarak 2018-2021 tarihlerinde SGK'ya ve vergi dairesine ödenen miktarın dosyaya sunulmasını talep ediyorum. Ayrıca bu durum basında da çok yer aldı. MASAK raporunda belirtilen şüpheli para hareketi bana gönderilen para benim maaş ödememdir. 25 kişiye para gönderdiğim iddianamede geçiyor ancak bu kişiler benim sosyal ilişkide olduğum arkadaşlarım, iş yaptığım insanlara gönderdiğim paralardır. 25 kişiden 10’u ile birlikte çalıştım. Anketörlere para gönderdiğim belirtilmiş, bu benim göç alanında yaptığım bir araştırmanın parçası olan saha araştırmasında anketörlerle gönderdiğim paradır. Ben yıllardır göç alanında çalışan bir sosyoloğum ve bu yargılamada benim çalışmalarım yargılanıyor. Evleri yıkılan ailelere para gönderdim, evleri yıkılan paraya ihtiyacı olan ailelere kendi hesabımdan para gönderdim. Toplumda bir dayanışma duygusu var ve ekonomik olarak kötü durumda olan ailelere gönderdiğim paralardır. Bu dönemde CİMER’e yaptığım üç başvuru var. Cizre’de bulunan bir ailenin ekonomik olarak kötü durumda olduğuna ilişkin başvuruda bulunmuştum. Cizre Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından başvuruma cevap verilmiştir. Bu aileye Cizre Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından yardım yapılmıştır. Yaptığımız yardımları illegalleştirme çabasını kabul etmiyorum. Üç aileye yaptığım birer defalık yardımın örgüt faaliyeti olarak çarpıtılmasını kabul etmiyorum. Cezaevinde kalan üç kişiye doğrudan para gönderdiğim iddia ediliyor ancak ben hayatımda hiç cezaevine para göndermedim. Ayrıca iddianamede kime, hangi cezaevine para gönderdiğim de belirtilmemiş. Evime yapılan baskında Ermenilerle ilgili olan bir kitabı kolluk eline alıp yere atarak “Nerden geldiğiniz belli” dedi. İddianamede İtalya’ya gittiğim ve orada propaganda yaptığım belirtiliyor ancak ben hayatımda hiç İtalya’ya gitmedim. İddianamedeki suçlamalar herhangi bir delile dayanmadan, somutlaştırılmadan oluşturulmuş. Örgüt üyeleri ile görüştüğüm geçiyor ancak hangi örgüt ile, kimle ne zaman görüştüğüme dair bir açıklama, delillendirmede bulunmuyor. Tutarsız, gerçek dışı olaylara ilişkin bir iddianame düzenlenmiştir. Böbrek hastasıyım ve hastalığım gözaltı ve cezaevi koşulları nedeniyle daha da ilerledi. Bu dosya süreci sağlığımda geri dönülmesi imkansız sorunlara neden oldu” dedi. 

İlyas Erdem’in savunması bittikten sonra Başkanın mikrofonu çalışmadığı için ayağa kalktı ve yanındaki üye hakimin mikrofonundan konuştu. Pınar Konak savunmasında, “2011 yılından bu yana avukatlık yapıyorum, insan hakları alanında çalışan birçok vakıfta dernekte çalıştım, yöneticilik yaptım. Yabancılar ve mülteci alanında çalışan bir avukatım ve bu alanda çalışan Göç İzleme Derneği ile görüştüm ve yönetimine girdim. Ben ve Songül Köse’ye daha önce derneğin çıkardığı bir kitaba ilişkin 301’den soruşturma açıldı ve sonra görevsizlik verildi. Bu dosyada da aynı kitabın baz alınarak çok fazla propaganda içerdiği şeklinde bir gerekçe ile iddianame hazırlanmıştır ve bu bu iddianamenin de bu kitabın baz alınarak hazırlandığını düşünüyorum Bu kitabı incelediğimde bu kitabın propaganda oluşturduğunu düşünmüyorum. Bu mesleğe başlarken temel motivasyonum insan hakları alanında çalışmaktı ve benim için bu alanda çalışmak bir iş değil bir sorumluluk” dedi. Pınar Konak müdafii söz istedi, Başkan avukatlara daha sonra söz vereceğini söyledi. 

İskan Teker savunmasında,“Bu dernek yasal bir dernektir ve ben de iş adamıyım. İsnat edilen suçlamalarda görüştüğüm kişiler arkadaşım ve tanıdığım ailelerdir” dedi. 

Süleyman Yıldız savunmasında, “Ben de göç eden bir aileyim ve bu derneğe üye oldum. İddianamede üç kişiye para gönderdiğim yazılıyor ancak ben kişilere olan borcumu gönderdim.” Başkan görüşme kayıtlarını kabul ediyor musunuz diye sordu. Süleyman Yıldız, “Hangi görüşmeleri sorduğunuzu anlayamadım. Benim telefonumda ise bana aittir” dedi. 

Şeref Kaya savunmasında, “Soruşturma aşamasında karşılaştığım soruların aynısını iddianamede de görüyorum. Uzun yıllar memurluk yaptıktan sonra 2015 yılında emekli oldum. Göç alanında çalışan Göç İzleme Derneği'ne 2018 yılında üye oldum ve dernek denetleme kurulu yedek üyesi oldum. Bu dernek yasal bir dernek ve ben de bunun üyesiyim. Tape kayıtlarında belirtilen konuşmalar sosyal, arkadaşlık, iş konuşmalarımdır. İddianame varsayımlarla hazırlanmıştır” dedi. 

Saat 12:26’da, Başkan 13:30’a kadar duruşmaya ara verdiğini söyledi. Bu sırada bir kısım avukatlar ertesi gün devam edecek duruşmanın Çağlayan'da yapılmasına ilişkin Başkan ile konuştular. Başkan, yarın da duruşmaya burdan devam edeceklerini söyledi. 13:30’da tüm sanıklar ve müdafi hazır olmasına rağmen heyet 14:01’a kadar gelmedi. Aradan sonra heyetin gelmesi ile birlikte duruşma 14:02’de başladı. 

Veysi Yıldız savunmasında, “Evime baskın yapıldığında saatlerce ters kelepçe ile bekletildim ve epilepsi hastası olduğum için nöbet geçirdim. Ben 2021 yılında derneğe gittim ancak bana sorulan sorular 2019, 2020 yıllarına ait ve ben süreçte üniversiteye yeni gelmiştim ve dernekle bir ilgim yoktu. Gözaltı koşulları ve cezaevi koşulları nedeniyle hastalığım tetiklendi ve defalarca nöbet geçirdim. Cezaevinde doktora erişmem çok zor oldu. Gözaltında bulunduğumuz dönemde bize bozulmuş yemekler verdiler. Üniversite öğrencisiyim ve sınavlarım oluyor, yarın da sınavım var.” Başkan bu konuda “Mazeret talebin var mı?” diye sordu. O da “Evet mazeret talebim vardır” dedi. Devamında “Ben siyaset bilimi öğrencisiyim ve bölümüm gereği STÖ’ler ile çalışmak istiyordum, göç çalışmaları yaptığı için Göç izleme Derneği'ne gittim, staj sayılabilecek bir çalışmam oldu. Şişli Camii önünde yaptığımız bir basın açıklaması suçlamaya konu edilmiş. Bu eylemde bir polis müdahalesi olmadı ve valilik tarafından yasak olan bir alan da değildi, ancak bu eylem bu dosyada suçlamaya konu edinmiş. Ben üniversite öğrencisiyim ve tek gelirim KYK ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nden aldığım burs var. Para gönderdiğim ve bana gönderildiği belirtilen paralar öğrenci arkadaşlarıma gönderdiğim ve onların bana gönderdiği paralardır. Öğrenci olduğumuz için bu paralar çok küçük miktarda 50 TL, 100 TL gibi miktarlar. Birinin bana gönderdiği para ben bir çeviri yapmıştım ve buna ilişkin bana gönderilen bir para. Bu para akışının hiçbiri örgütsel bir para akışına konu edilebilmesi mümkün değil. Renas benim gerçek ismim, ailem ve arkadaşlarım Renas der ama kimlikte olan ismim Veysi ancak bu ismi ben de kullanmıyorum ancak bazı okuldan tanıyan arkadaşlarım Veysi der. Hatta ben 2017 yılında Batman’da isim değişikliği davası açmıştım ancak harcı ödeyemediğim için dosya kapanmış. Benim bölümüm Fransızca ve Erasmus'a gitme ihtimalim bulunuyor. Sınavlarımdan dolayı vareste tutulmayı, yurtdışı çıkış yasağımın kaldırılmasını talep ediyorum” dedi Başkan “Dijital materyaller senin mi?, “Telefon ve bilgisayarın iade edildi mi?” diye sordu. Cevapla “Evet edildi” dedi. Devamında “Evimde ev arkadaşlarımın da olduğu kitaplar sırf Kürtçe olduğu için el konuldu” dedi. Başkan heyet ile yaptığı görüşme sonunda Veysi Yıldız’ın yarınki duruşmadan sınavları nedeniyle mazeretli sayılmasına ilişkin karar verildiğini söyledi. 

Birhat Avcı’nın kimlik tespiti yapıldı. Başkan suçlamayı okudu ve savunma yapıp yapmayacağını sordu. Birhat Avcı savunmasında “Ben sosyal hizmet uzmanıyım ve yaptığım saha çalışmalarına ilişkin faaliyetler suç iddiasında bulunulmuş. Ben yaptığım çalışmanın karşılığı olarak bu parayı aldım. Tape kayıtlarında konusu benim yürüttüğüm siyasi faaliyetlere ilişkin, bu siyasi faaliyetler legal faaliyetler. Bana gönderilen veya benim gönderdiğim paralar Veysi’nin de dediği gibi ev arkadaşı olduğumuz için birbirimize gönderdiğimiz paralardır” dedi. Başkan Birhat Avcı’ya daha önce aldığı bir ceza olması nedeniyle sabıka kaydının bulunduğunu söyledi. 

Sanık savunmaları bitti ve müdafilerinin savunmaları başladı. Başkan sırayla müdafilere söz verdi. Savunmaya başlayan bir kısım sanık müdafilerinin müvekkillerinin duruşmalardan vareste tutulmalarına ilişkin taleplerinden sonra, Başkan sanıklara dönerek “Bütün sanıklar vareste tutulmak istiyorlar mı?” diye sordu. Sonrasında sanıklara yönelik “Bakışarak anlayamam evet ya da hayır deyin” dedi. Bunun üzerine tüm sanıklar yüksek sesle “Evet” dediler. Sanık müdafilerinin savunmaları ile devam edildi.

Sanık müdafilerinden birinin bundan sonraki duruşmaların Çağlayan'da görülmesine ilişkin “Bu davanın, adeta yargılamanın tecrit edildiği Silivri salonundan herkesin erişebileceği gerçek bir adliyede, Çağlayan'da yapılmasını talep ediyoruz” sözleri sırasında Başkan “Biz yargılamayı kimseden kaçırmıyoruz” diye cevap verdi. Sonrasında Başkan cübbe giymemiş ve önünde bilgisayar olan bir müdafiye “Bilgisayarla oynayan bayan, siz avukat mısınız?” diye sordu. Bunun üzerine avukat cübbesini giyerek “Evet avukatım” dedi ve diğer müdafilerin savunmaları ile devam etti. 

Sanık müdafileri savunmalarında özetle; - Bir sonraki duruşmanın dosyanın asıl adliyesi olan Çağlayan Adliyesi duruşma salonunda görülmesine, - Seyahat özgürlüğünü ihlal etmesi nedeniyle, müvekkillerinin yurt dışı çıkış yasağının kaldırılmasına, - Müvekkillerin duruşmalardan vareste tutulmasına, - İletişimin kayda alınmasına ilişkin Savcılık kararını görmediklerini ve Savcılık dosyasının taranarak kendilerine tebliğine ve buna ilişkin beyanda bulunmak için süre verilmesine, - Dosya kapsamında el konulan ve bir kısmı henüz kendilerine verilmeyen dijital materyallerin kendilerine teslimine, - Bazı sanıkların TAPE kayıtlarında geçen kişilerin tanık olarak dinlenmesine ilişkin bildirecekleri tanıkların dinlenmesine, - Bu dosya ile birleşen iki dosyanın tefrik edilmesine, - Tevsi tahkikat için kendilerine süre verilmesine, - AB Türkiye Delegasyonundan bahse geçen projenin incelenmek üzere tüm proje dosyasının istenilmesine ilişkin talepte bulundular. 

Tüm avukatların savunma ve talepleri 14:52’de bitti. Başkan avukatların sözü biter bitmez ve avukatlar, mahkemenin ara kararını okumasını beklerken ayağa kalktı ve “Duruşmaya 14:52 itibariyle Silivri’de yarın devam edilmek üzere karar verildi” dedi. 

Duruşma 4 Mayıs 2023 tarihinde ikinci gününde devam etti. Ara kararlar Mahkeme Başkanı tarafından okundu. Avukatların taleplerini de içeren ara kararlar: - Sanık Ramazan Kırkpınar yönünden iki tanığın dinlenilmesine ve hakkında tanık dinlenmesi yapılacağı için vareste tutulması talebinin reddine, - Ramazan Kırkpınar dışındakilerin duruşmalardan vareste tutulması talebinin kabulüne, - Sanık ve müdafilerinin diğer kurumlara müzekkere yazılması, tanık dinlenmesi vs. tevsi tahkikat mahiyetindeki taleplerin reddine, - Sanık Bilal Yıldız’ın dijital materyallerin iadesine, müdafinin tefrik talebinin reddine, - Duruşmanın Silivri yerleşkesindeki duruşma salonunda 1 No’lu duruşma salonunda 12 Ekim 2023 saat 10:00’a bırakılmasına, - Adli kontrol incelemesinin dosya üzerinden yapılmasına oy birliği ile karar verildi. 

Ek Notlar 

Mahkeme Başkanı sanıklara “Sen” diye hitap etmekte avukatlara “Siz” diye hitap etmekteydi. 

Savcı genel olarak önünde bulunan bilgisayar ve dosyaya bakmaktaydı.

Duruşma salonunda bulunan askerlerin bir kısmı belli aralıklarla duruşma salonundan çıkıp yerine başka askerler gelmekteydi. 

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve Tarlabaşı Toplum Merkezi üyeleri ile Mezopotamya Ajansından bir basın çalışanı duruşma salonunun seyirciler için ayrılmış kısmında duruşmayı izlemekteydi.