Image

ARTI GERÇEK

Muğla’nın Milas ilçesindeki Akbelen Ormanı’nda YK Enerji’nin kömür işletme alanını genişletmesi için ağaç kesimine karşı İkizköylülerin doğa nöbetinin dördüncü gününde gözaltına alınan ve hakkında yurt dışına çıkış yasağı ve “Milas ilçe sınırlarına girmeme” cezası verilen doğa aktivisti, çevre mühendisi Deniz Gümüşel, avukatı aracılığı ile Milas Sulh Ceza Hakimliği’ne başvurarak hakkındaki verilen cezalara itiraz etti. Gümüşel, adli kontrol kararının kaldırılmasını talep etti.

Gümüşel’in, 1 Ağustos’ta sunduğu itiraz dilekçesinde, Akbelen direnişinde yaşananlar sıralandı. 10 günlük süreçte yaklaşık 50 yakalama işleminin yapıldığının belirtildiği dilekçede; şu ifadeler kullanıldı:

“Vurgulanması gereken husus; Akbelen direnişini kırmak amacıyla gerçekleştirilen seri ve toplu gözaltı işlemlerinde; örneğine az rastlanır bir hukuksuzluğun sergilenmiş olmasıdır. Bu kapsamda:

  • Direnişçiler, yakalama işlemlerinin tamamında zor kullanma sınırı aşılarak ve aşırı şiddet uygulanarak yakalama işlemleri yapılmıştır. Bu yakalama işlemleri sırasında kafa travması geçiren, parmakları kırılan direnişçiler olmuştur. Yakalama yapılan direnişçiler saatlerce, haklarında yapılan işlemler hakkında bilgi verilmeden karakolda bekletilmiş, yakınlarına bilgi verilmemiş, avukatları ile görüşmeleri engellenmiştir.

'DİRENİŞÇİLERİN TELEFONLARINA FİİLEN EL KONULDU'

  • Direnişçilerin tamamının cep telefonlarına savcılık talimatı olmamasına rağmen fiilen el konulmuş, bu el koyma işlemi hakkında tutanak tutulmadığı gibi telefon incelemesi vs. el koyma işleminin bir amaca yönelik yapıldığını gösterir hiçbir işlem de gerçekleştirilmemiştir.
  • Yakalanan direnişçilerle görüşmek üzere, tutuldukları Milas İlçe Jandarma Komutanlığı’na gelen avukatların komutanlık binasının bahçesine girmeleri güç kullanılarak engellenmiş, direnişçilerle görüşmeleri engellenmiştir.

'AVUKATLAR HAKKINDA YAKALAMA İŞLEMİ YAPILDI'

  • Yine eşine az rastlanır şekilde, direniş alanında yakalama ve gözaltı işlemlerine yönelik takip görevi icra eden avukatlar hakkında yakalama işlemi yapılmış, yasal engele rağmen üzerleri aranarak, cep telefonlarına el konulmuştur.
  • Yukarıda da açıklandığı üzere direnişçilere yönelik gerçekleştirilen yakalama ve diğer soruşturma işlemlerinde ağır hukuk ihlalleri gerçekleşmiş ve yine yakalama işlemleri sırasında aşırı güç kullanılmıştır. Bu husus kolluk görevlilerinde direnişçilere yönelik ciddi bir husumet olduğunu göstermektedir. Bu itibarla soruşturmalar kapsamında bu kolluk görevlileri tarafından tutulan tüm tutanakların bu husumetten etkilenme ihtimalleri bulunduğu göz önünde bulundurulmalıdır.
  • Son 10 günlük süreçte kolluk tarafından direniş alanına onlarca defa müdahale gerçekleştirilmiş, onlarca insan haksız ve hukuksuz şekilde gözaltına alınmış, kafa travması, parmak kırığı gibi yaralamalara yol açacak ölçüde şiddetle karşılaşmıştır. Ancak tüm bu süreç boyunca (Milas Ören kara yolunun trafiğe kapatılması sureti ile yapılan protestolar dahil) 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na aykırılıktan tek bir işlem yapılmamış, tek bir direnişçi bu suç yönünden soruşturulmamış ve 2911’e aykırılık iddiası ile ilgili soruşturma da açılmamıştır. Bu itibarla direniş alanında yürütülen eylem ve etkinliklerin barışçıl yöntemlerle gerçekleştiği, yasaya uygun bir şekilde hak kullanımı kapsamında olduğunun kolluk ve Milas Cumhuriyet Başsavcılığı’nın da kabulünde olduğu açıktır.
  • İtiraz konumuz bakımından cevaplandırılması zorunlu olan sorun ise direniş alanında gerçekleşen eylem ve etkinliklerin 2911 Sayılı yasaya aykırılığı iddia dahi olunmadığına göre kolluk görevlileri bu etkinliklere neden ısrarla onlarca kez müdahale etmektedirler. Başka bir söyleyişle eylem ve etkinlikler barışçıl nitelikte ve yasaya uygun olduğuna göre kollukça gerçekleştirilen müdahalelerin, yani iddia olunan ‘kamu görevinin’ yasaya uygun, gerekli ve meşru sayılması mümkün müdür?”