İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya hakaret ettiği suçlamasıyla yargılanan İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, “Bizim açıklamalarımız bakanın sözlerini hatırlatıp eleştirmektir. Yargılanması gereken Soylu’dur” dedi.
Türkdoğan hakkında 29 Haziran 2018 tarihinde İHD’nin internet sitesinde yayımlanan açıklamada İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkında suç teşkil eden ifadelerin yer aldığı iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması Ankara 60’ıncı Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü.
Duruşmayı CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, SES Eş Genel Başkanları Selma Atabey ve Hüsnü Yıldırım ve HDP PM üyesi Nuray Türkmen’in yanı sıra çok sayıda sendika ve kitle örgütü temsilcisi takip etti.
Mazeret dilekçelerinin okunması ve kimlik tespitiyle başlayan duruşma, Türkdoğan’ın savunmasıyla devam etti.
"MASUMİYET KARİNESİNİ YOK SAYARAK TERÖRİST DEDİ"
Savunmasını yazılı olarak hazırlayan Türkdoğan, Soylu’nun çok kez tarafsızlık gerekliliklerine uymaması nedeniyle insan hakları kuruluşları tarafından eleştirildiğini hatırlattı.
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça hakkında İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanmış bir kitapçık olduğuna değinen Türkdoğan, “Yargılanan insanlarla ilgili masumiyet karinesini yok sayarak terörist olarak ilan etmiş ve biz de buna karşın bir eleştiri yapmışız” dedi.
AKP’li vekil İbrahim Yıldız’ın içerisinde yer aldığı olay sonrası da Soylu’nun kişi ve kurumları hedef aldığını ifade eden Türkdoğan, “İnfaz ve linç uygulayan AKP’liler ve taraftarları hakkında hiçbir şey yapılmadı. Biz de buna ilişkin yine tepki koyduk” diye ekledi.
Soylu’nun tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş hakkında “terörist” ifadesini kullandığını hatırlatan Türkdoğan, yine masumiyet karinesi doğrultusunda eleştiride bulunduklarının altını çizerek, bu tür durumlarda kişilerin suçlu ilan edilmesinin mümkün olmadığını belirtti.
"SOYLU, BULDAN’I VE CHP’LİLERİ TEHDİT ETTİ"
Türkdoğan, devamında Soylu hakkında şunları söyledi:
“Doğubeyazıt'a bağlı Yaygınyurt köyünde birinin infaz edilmesi üzerine Soylu, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ı arayıp tehdit etti. Yapılan suç duyurularından hiçbir sonuç çıkmadı. Ayrıca CHP’lilerin şehit cenazesine katılmalarını engelleyip tehdit etti. Bu tehditler sonucu Kılıçdaroğlu linç girişimine maruz kaldı.”
“Bizim açıklamalarımız bakanın sözlerini hatırlatıp eleştirmektir. Hukuka davet etmektir” diyen Türkdoğan, 2018’de yapılan açıklamaların ardından 2 yıl sonra İHD hakkında bir rapor düzenlendiğini ve bu davanın açıldığını söylerken; iddianamede ise Soylu’nun kendisi hakkında özel olarak şikayetçi olmadığını aktardı.
"DEMOKRASİ MÜCADELESİ YÜRÜTÜYORUZ"
Savunmasının devamında insan hakları savunucularının başkalarının haklarını arama gibi sorumlulukları olduğuna değinen Türkdoğan, İHD’nin tarihini anlattı ve üye oldukları uluslararası kuruluşları tanıttı.
Türkdoğan, “İHD, Türkiye’nin insan haklarının merkezinde olan bir örgüt, ben de onun eş başkanıyım. Biz demokrasi mücadelesi yürütüyoruz. Kurulduğumuz günden beri hak ihlalleri raporları hazırlıyoruz. Adalet arama süreçlerini işletiyoruz. Hak ihlallerinin giderilmesi ve önlenişi adına eylem ve etkinlikler yapıyoruz. Açılan bu dava İHD’nin yürüttüğü insan hakları mücadelesine açılmıştır. Bu dava ilk değil. Bize olan yaklaşım iktidarın güvenlikçi politikaları doğrultusunda değişiyor. Siyasi konjonktüre göre değişiyor” dedi.
"CANI ÇIKASICA DERNEK" HATIRLATMASI
Soylu’nun İHD hakkında “Canı çıkasıca dernek” dediğini hatırlatan Türkdoğan, “Gare operasyonu başarısız oldu diye bir içişleri bakanı bizi sorumlu gösteriyor” diyerek bu davada yargılanması gerekenin kendisi değil Soylu olduğuna dikkat çekti.
“Savcılar, kolluk kuvvetlerinin emrinde. Halbuki tam tersi olması lazım. Bu ülke bu hale geldi” diyen Türkdoğan, İçişleri Bakanı olarak görev yapan birinin bu tarzda siyaset yapmaması gerektiğini vurguladı.
Türkdoğan, “Hepimizin temel hakları var ve İçişleri Bakanı her önüne gelenle ilgili temel haklarını ihlal edecek açıklamalar yapıyor. Biz de bir İnsan Hakları Derneği olarak buna tepki koyuyoruz. 29 Haziran 2018’deki açıklama aslında gelecekteki tehlikelere de önlem olabilecek bir açıklamaydı. İnsan hakları savunucuları başkalarının haklarını savunarak iktidarın hedefi haline gelebilirler. Bu işin doğasında bu var. Biz bunları söylemezsek nasıl insan haklarını savunuruz” ifadelerini kullandı.
BERAAT TALEBİ
İnsan hakları savunucularının tabiatları gereği kimseye hakaret etmeyeceğinin altını çizen Türkdoğan, “Bu ülkede Soylu’nun hakkı neyse benim de hakkım aynı. Ne o bana ne de ben ona hakaret edebiliriz. Biz insan haklarını savunmaya devam edeceğiz ve bu mücadele adalet barış sağlanana kadar sürecek” dedi, beraat talep etti.
Hakim, Türkdoğan’a hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını (HAGB) isteyip istemediğini sorarken Türkdoğan bunu kabul etmedi.
"DAVANIN İDDİANAMESİ YOK"
Ardından söz alan Avukat Kerem Altınparmak, şunları söyledi:
“Bu dava derhal beraat verilmesi gereken bir dava ve okullarda ders olarak verilmesi gerekir. Davanın bir iddianamesi yok, bir metin var ama bu bir iddianame değil. İddianamede lehte ve aleyhte delillerin bulunması gerekir. Savcı delilleri dava açılması için yeterli olduğu durumda dava açar, aksi takdirde takipsizlik verir. İddianame baktığımızda 3 sayfa. İddianamenin sonunda açıklamanın, müşteki onuru ve şerefine saldırı niteliğinde olduğu ifadesi yer alıyor ancak hangi sözü, hangi beyanı olduğu belirtilmiyor. Usulüne uygun olarak bir iddianameden bahsedilemez. Bu iddianameyi okuyup da anlayabilecek bir hukukçu yoktur."
"SOYLU’NUN BİR ŞİKAYET BAŞVURUSU YOK"
"TCK'nin 125/3 maddesi uyarınca cezalandırma talep edilmişse de Soylu’nun olaya ilişkin bir şikayet başvurusu bulunmamaktadır. Şikâyet bulunmayan bu dosya yönünden kamu davası açılması usule aykırıdır. AİHM kararları da bu yöndedir. Paylaşım içeriği incelendiğinde, belirtildiği şekilde sövme suçuna imkân tanıyacak bir ifadeye yer verilmemiştir. Hakaret suçunun oluşması için hakaret içeren ifadelerin mağduru rencide etme etkisi yaratması gerekir. Oysaki Soylu’nun paylaşımdan haberinin dahi olduğu meçhuldür. Emniyet yazı yolluyor üstüne isim ve suç vardır diye yazılıyor. İddianame olarak önümüze sunuluyor.”
"İHD’NİN MİSYONU AÇISINDAN BU DAVA ÇOK KRİTİK"
Bu davada şikayet şartının aranması gerektiğine vurgu yapan Altınparmak, “Bu nedenle iddianame suçun basit hali olarak nitelendirilmesi gerekir. Bu dava da kesinlikle Berat verilmesi gerekir” diye belirtti ve şunları ekledi:
“Türkiye’nin kolluk güçlerinin başında olan bir kişi, vatandaşın bacağının kırılması gerektiğini söylemiş buna karşın Türkiye’nin en önemli insan hakları kuruluşundan biri buna cevap vermiş. Vermesin mi? Bu dava İHD’nin yargılandığı bir dava. Davada Türkdoğan’a bir ceza çıkarsa bir daha Türkiye’de bacak kırmaya da işkenceye de yargısız infazlara da laf edilemez. Bu dava İHD’nin misyonu açısından çok kritiktir.”
SOYLU’YA SORULAR
Altınparmak, sorularını yönelttiği Soylu’ya ilişkin, “Soylu bu kadar insanın kendisini hakkında söylediklerini önemsiyor mu? Öyleyse neden 3 senedir bekliyor? Ya da şu an nerede? Neden gelmedi? Avukatı bile gelmedi? Muhalefet partisi liderine ‘Sen hayvandan aşağılık birisin’ diyen bir kişi, kendisini eleştirenlere neden tepkili” diyerek Türkdoğan’ın beraatini talep etti.
SAVCI CEZA İSTEDİ
Savunmaların ardından mütalaasını sunan savcı, İHD’nin internet sitesi üzerinde yer alan sözlerle hakaret suçunun işlendiğini öne sürerek Türkdoğan’ın cezalandırılması yönünde mütalaa verdi. Türkdoğan ise iddia makamının sunduğu mütalaaya karşı beyanlarda bulunmak adına süre talep etti.
DAVA 27 HAZİRAN'A ERTELENDİ
Kararını açıklayan hakim, sanık ve sanık müdafilerine süre verilmesine, bu nedenle duruşmanın 27 Haziran’a ertelenmesine karar verdi.