Görsel
trans_bayrak.jpg

SİYASİ HABER

İstanbul Trans Onur Haftası, dün Kadıköy Süreyya Operası önüne, basın açıklaması gerçekleştirmek için bir araya geldi. Basın açıklamasında translara yönelik nefret söylemi ve saldırılar başta olmak üzere, 6 Şubat depremine, trans cinayetlerine, Büyük Aile Buluşması’na, İsrail’in saldırılarına ve Rojava’ya yönelik açıklamalarda bulunuldu.

Basın açıklaması okunmaya başlandığı anda abluka kuruldu ve eylemle katılan 7 kişi işkenceyle gözaltına alındı. Daha sonrasında 11’e çıkan gözaltı sayısında işlemler yapıldıktan sonra bir kişi hariç herkes serbest bırakıldı. 1 kişi mevcutlu sevk ile gözaltında tutulmaya devam ediyor. 

“6 Şubat’ı unutma” demek terör propagandası sayıldı

Komite sosyal medya hesabında, mevcutlu bırakılan arkadaşlarının 6 Şubat Depremi’ni andığı için serbest bırakılmadığını aktardı:

“Arkadaşımız gözaltına alınırken “6 Şubat’ı unutma unutturma” sloganını attığı için terör örgütü propagandasıyla yargılanıyor. Bu kabul edilemez! Arkadaşımızı serbest bırakın. 6 Şubat Katliamı’nı unutmayan milyonlarız, unutturamayacaksınız! #6ŞubatıUnutmaUnutturma #AnmalarımızıveArkadaşımızıÖzgürBırakın”

Komitenin Süreyya Operası önünde okuduğu basın açıklamasının tamamı ise şu şekilde:

Son dönemlerde özellikle siyasi iktidar ve ortakları tarafından körüklenen nefret söylemlerine ve hedef göstermelere cevabımızdır: Şehirleri rantınıza, trans yaşamlarımızı nefretinize bırakmıyoruz! Devlet eliyle körüklenen transfobi ve nefret cinayetlerine karşı yaşamlarımızı; afetlerin ardından çıkarcı rant politikalarına, atadığınız kayyımlara ve zorla yerinden edilmelere karşı kentlerimizi savunuyoruz. Ellerinizi yaşamlarımızdan ve şehirlerimizden çekin!

“Depremde devletin transları yalnızlaştırma çabasına şahit olduk”

Bir yıl önce gerçekleşen ve etkisi hala devam eden deprem felaketinde T.C. devletinin ihmalleri, para ve iktidar hırsı yüzünden kaybettiğimiz hayatları anıyor, sokaklarda hesabını soracağımızı bildiriyoruz. Türkiye, Kürdistan ve Suriye’yi etkisi altına alan bu depremde devletin bir kez daha transları yalnızlaştırma çabasına şahit olduk. Ortak çadırlara alınmayan, hormon erişimi engellenen, kendilerine güvenli alan yaratılmayan transların yaşadıkları; bizlere depremin yarattığı fiziksel koşulların herkesi eşit şekilde etkilemediğini, aksine var olan eşitsizlikleri daha da derinleştirdiğini tekrar gösterdi.

“Trans cinayetlerinin sorumlusu 12. Cumhurbaşkanıdır”

Üretilen nefret siyasetinin yarattığı baskı ve ayrımcılıkla yalnızca deprem sırasında değil; yaşamın her alanında mücadele ediyoruz. Tekrar haykırıyoruz: Bizi saf dışı bırakmaya çalıştığınız her alanda sizlere inat var olmaya devam edeceğiz! Öldürdüğünüz arkadaşlarımızın hesabını soracağız. Trans cinayetlerinin artmasının sorumlusu; bizi her fırsatta hedef gösteren, katilleri cezasızlıkla onurlandıran, varoluşumuzu yok sayan bu devlet ve onun 12. Cumhurbaşkanıdır. Ecem Seçkin’in, Damla’nın, Hande Kader’in, Biricik Sultan’ın, Zirve’nin, Dilan’ın, Palmiye Deniz’in, Okyanus Efe’nin ölümü politiktir.

Geçtiğimiz günlerde yayınladığı seçim videosunda LGBTİ+’ları ahlaksızlıkla yaftalayan Yeniden Refah Partisi’ne ve kimliklerimiz için sapkınlık diyen Saadet Partisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi adayına sesleniyoruz: Biz translar, kadınlar, mülteciler, orospular ve sokak hayvanları bu kentte ve yaşamın her alanında varız ve size rağmen bir arada yaşamaya devam edeceğiz! Bu sokaklar da, kentler de, meydanlar da bizim! SİZİN Mİ SANDINIZ?

“Büyük Aile Buluşması’nı iktidar ve ortakları organize etti”

İstanbul Saraçhane’de “Büyük Aile Buluşması” adıyla gerçekleştirilen yürüyüş ve sonrasında ülkenin farklı şehirlerinde düzenlenen diğer buluşmaların, iktidar ve ortakları tarafından organize edildiğini biliyoruz. Anayasa değişikliğine zemin hazırlamak amacıyla LGBTİ+’lar düşmanlaştırılmaya ve aileyi koruma adı altında LGBTİ+’lara yönelik nefret meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Renkleri bile düşman ilan eden bu nefret düğümüne, biz de rengarenk simlerimizle/makyajlarımızla “Merhaba aşkım!” diyoruz. Bizden kurtulamazsınız!

“Filistin’de ve Kürdistan’da katledilen insanların hesabını soracağız!”

Katil İsrail Devleti’nin 75 yıldır Filistin halklarına uyguladığı sömürü, işgal ve yerinden etme uygulamalarının T.C. Devleti’nin Kürt halkına yönelik uygulamalarıyla bir olduğunu biliyoruz. İsrail’in Filistin’deki işgaline ses çıkaranların yanı başında katledilen Kürtleri ve transları yok saymasının iki yüzlülük olduğunu haykırıyoruz. Filistin’de ve Kürdistan’da katledilen insanların teker teker hesabını soracağız! Bedenlerimize uygulanan işgalle sömürülen halklara uygulanan zulüm ve işgal aynı kökten beslenmektedir. Bedenlerimize kayyum atayabilirsiniz ama ruhumuza asla! Bedenlerimize, Filistin’e, Rojava’ya ve yaşam hakkını savunan tüm direnişçilere özgürlük!

“Orospular yanarken, ateşimize mahallelinin odun attığını biliyoruz”

Bayram Sokak’ta, Ülker Sokak’ta, Pürtelaş’ta, Bornova Sokak’ta, Esat/Eryaman’da direnen lubunyaların direnişinden güç alarak sokaklarda şanlıyoruz. Çark caddelerimize sızdırmaya çalıştığınız rant politikalarınıza inat şehirlerimizden gitmiyoruz. Mühürlenen her evin hesabını bugün burada, sokakta soruyoruz. Orospular yanarken, ateşimize mahallelinin odun attığını da pek tabi biliyoruz. Bizleri yok sayamazsınız, kriminalize edemezsiniz, bizlere güvenli çalışma koşulları oluşturmak zorundasınız.

6 yıl aradan sonra, geçen sene 18 Haziran Translarla Eşitlik Günü’nde, gerçekleştirdiğimiz 9. Trans Onur Yürüyüşü bittikten sonra evlerine dağılan 8 trans arkadaşımız günümüz Hortum Süleyman’ı işkenceci, tacizci Hanifi Zengin ve emrindeki kolluk kuvvetleri tarafından yoğun bir işkenceye maruz bırakıldı. Buradan bir kez daha haykırıyoruz: Nefretinizle var olmadık ki, şiddetinizle yok olalım! Translarla Eşitlik Günü’nde de söylediğimiz gibi: “Sizlerden korkmuyoruz, buradayız ve suratlarınıza bakıyoruz! Ya da korkuyoruz ayol ama yine de buradayız!