Görsel
can_atalay.jpg

T24

Anayasa Mahkemesi (AYM), Gezi Davası hükümlüsü Can Atalay’ın 2014 yılında Kadıköy İskele Meydanı’nda düzenlemek istedikleri "Marmara Kent ve Doğa Mitingi"nin yasaklanması nedeniyle yaptığı bireysel başvuruda Atalay’ı haklı buldu. AYM, valilikçe belirlenen alanlar dışında miting yapılmasına izin verilememesinin, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlali olduğuna hükmetti. AYM’nin kararında, “Tüm kamusal alanlar, toplantı düzenlenmesi için açık ve mevcut olmalıdır. Toplantı düzenleme alanlarının idare tarafından belirlenmesi, diğer yerlerde toplantı gerçekleştirilemeyeceği anlamına gelmemektedir” denildi.

AYM, Avukat Can Atalay’ın, 2014'te Kadıköy İskele Meydanı’nda yapmak istedikleri Marmara Kent ve Doğa Mitingi’nin valilik tarafından yasaklanmasına ilişkin bireysel başvurusunu görüşerek karara bağladı.

AYM, oy çokluğuyla aldığı kararda, valilikçe belirlenen alanlar dışında miting yapılmasına izin verilememesinin, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlali olduğuna hükmetti. Karara sadece AYM üyeleri İrfan Fidan ve Muhterem İnce karşı oy kullandı.

"Toplantı düzenleme alanlarının idare tarafından belirlenmesi, diğer yerlerde toplantı gerçekleştirilmeyeceği anlamına gelmez" 

Kararda, şunlar kaydedildi:

“2911 sayılı Kanun’un 6. maddesinin birinci fıkrasında toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin her yerde yapılabileceği belirtildiğinden, toplantı ve gösteri yürüyüşünün yapılacağı mekan her yer olarak saptanmıştır. Dolayısıyla tüm kamusal alanlar, toplantı düzenlenmesi için açık ve mevcut olmalıdır. Toplantı düzenleme alanlarının idare tarafından belirlenmesi, diğer yerlerde toplantı gerçekleştirilemeyeceği anlamına gelmemektedir. Diğer bir anlatımla; mahallin en büyük mülki amirlerince toplantı ve gösteri mekanı olarak belirlenen yerler toplantı ve gösteri yürüyüşleri için hakkın kullanımını kolaylaştıracak bir alternatif olup, bu durum, bu mekanlar dışında toplantı ve gösteri yapılmasının yasaklandığı sonucunu doğurmaz. Mekanın önemini göz ardı eden aksi yöndeki bu düşünce ve uygulamanın, -kaçınılmaz olarak- toplantı düzenlemek için kullanılabilecek mekanların sayısını kısıtlayarak toplantının yapılması ile amaçlanan hedeflerin ulaşılmasını engelleyeceği aşikârdır.

Hakka müdahale edilirken keyfiliği önlemek ve yapılan müdahalenin haklılığını ortaya koymak amacıyla anılan merciler, somut olaya benzer olaylarda yalnızca toplantı mekanının belirlenen toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergahlarından olmadığı şeklinde kategorik bir sınırlama yerine, her durumda somut koşulları gözeterek ayrı ayrı değerlendirme yapmalıdır. Başvuruya konu olayda olduğu gibi, demokratik toplum bakımında müdahalenin gerekliliği yönünden değerlendirme yapılmadan 2911 sayılı Kanun’daki düzenlemelerin lafzi yorumuyla valilikçe belirlenen mekanlar haricinde toplantı ve gösteri yürüyüşü imkanının ortadan kaldırılması şeklinde bir uygulama, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına örtülü bir sınırlama oluşturur.

Diğer yandan, toplantının doğaya verilen zararlara dikkat çekme amacıyla yapıldığını belirten başvurucu, idarece zorunlu olarak sunulan toplanma alanlarının çevre ve şehircilik ilkelerine aykırı nitelikte olduğunu, dolayısıyla toplanmanın amaçlarıyla bağdaşmadığını ileri sürmüş ise de idari yargı mercii bu hususta herhangi bir araştırma ve değerlendirme yapmamıştır.”