Görsel

DİKEN

Türk Tabipleri Birliği (TTB) 2016-2018 dönemi Merkez Konseyi üyelerinin, 1 Eylül 2016 tarihli ‘Bu Topraklarda Eşitlik ve Barış İçinde Yaşamamız Çok Mümkün‘ ve 24 Ocak 2018 tarihli ‘Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur’ başlıklı basın açıklamaları gerekçe gösterilerek yargılandığı davada İstinaf Mahkemesi açıklamaların suç olmadığına karar verdi.

TTB Merkez Konseyi Afrin’e 2018’de başlatılan Zeytin Dalı Harekatı’nı “Savaş bir halk sağlığı sorunudur” diyen bir açıklamayla eleştirmişti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bu açıklamaya çok sert tepki göstermiş, Ankara başsavcılığı da ‘terör örgütü propagandası yapmak ve halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek’ iddiasıyla soruşturma başlatmıştı.

Davada tutuksuz yargılanan 11 hekim 3 Mayıs 2019’da ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme’ suçundan ikişer kez 10’ar ay hapis cezasına çarptırılmıştı.

TTB’nin açıklamasına göre istinaf mahkemesinin kararında ‘savaş politikalarına ilişkin her eleştirinin doğrudan ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik‘ ve ‘terör örgütü propagandası’ anlamlarına gelmeyeceği’ vurgulanarak şunlar dendi: “Davaya konu bildirilerin genel olarak şiddet karşıtı bir içerikte olduğu, etkili bir şiddet çağrısı ya da nefret söylemi içermediği, devletin askeri operasyonlarının da eleştirilmiş olmasının, sözlerin belli toplum kesimi üzerinde kin ve nefret duygularının oluşumuna veya mevcut duyguların pekişmesine etkide bulunmadığı, objektif ve tarafsızlıktan uzak, incitici, rahatsız edici olduğu fakat şiddet içermediği ve şiddet kışkırtıcılığı bulunmadığı, en önemlisi somut tehlike suçu olan atılı suç açısından yakın tehlikeye neden olmayan beyanlar olduğu, suçun oluşması için kamu güvenliğinin bozulması tehlikesinin somut olgulara dayalı olarak ortaya çıkması gerektiği, davaya konu bildiriler sonrası somut ve yakın bir tehlikenin ortaya çıktığına dair bulgu olmadığı, halkın bir kesimine karşı düşmanca tavır gösterilmesine yol açmaya veya bu tür tavırları pekiştirmeye elverişli etkili bir şiddet çağrısı ya da nefret söylemi içermediği, bu sebeplerle bildirilerin hem TCK’nın 216/1. maddesi kapsamında Halkı Kin ve Düşmanlığa Alenen Tahrik Suçu yönünden hem de 3713 sayılı TMK’nın 7/2. maddesi kapsamında Terör Örgütü Propagandası Yapmak suçu yönünden atılı suçun unsurlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.”

Kararda bir merkez konseyi üyesine sosyal medya üzerinden ‘terör örgütü propagandası’ suç iddiasının dayanaktan yoksun ve fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olduğu da belirtildi.

Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi’nin davaya konu suç iddialarına ilişkin içtihatlarına da yer verilen kararda TTB önceki dönem Merkez Konseyi üyelerinin beraatine oybirliğiyle karar verildi.