Görsel
skf5.jpg

MLSA

TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Soylu, Akar, Bozdağ ve Bahçeli hakkında suç duyurusunda bulundu. İstanbul’daki ev aramasına katılan Ankara ve İstanbul TEM polislerinden de şikayetçi olan Fincancı, ev araması ve gözaltına aldığı sıradaki görüntülerin “sızdırılarak” servis edildiğini belirtti.

27 Ekim’den beri cezaevinde tutulan ve bugün hakim karşısına çıkan Türk Tabipler Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı, yaptığı konuşmadan tutuklanma sürecine kadar hedef haline getirilmesiyle ilgili suç duyurusunda bulundu. Avukatları aracılığıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunan Fincancı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den şikayetçi oldu.

Fincancı’nın suç duyurusunda, “Siyasi iktidar ve hükümet yetkilileri tarafından art arda yapılan açıklamalar ile müvekkil geniş kalabalıklara hedef gösterilmiş, kişiliğine ve kimliğine yönelik ağır hakaret ve isnatlarda bulunulmuş, yargılama başlamadan infaz edilmiş ve tüm bu açıklamalarla yargı mercileri baskı altına alınmıştır” denildi.

Suç duyurusunda, şüpheliler Erdoğan, Soylu, Bozdağ, Akar ve Bahçeli hakkında, “halkı kin ve düşmanlığa sevk”, “hakaret ve iftira” gibi suçları düzenleyen Türk Ceza Kanunun 106, 125, 267 ve 288. maddelerinden soruşturma yapılarak iddianame düzenlenmesine ve dokunulmazlıklarının kaldırılması talepli fezleke hazırlanarak Meclis’e gönderilmesine karar verilmesi talep edildi.

Erdoğan’dan yargıya müdahale: ‘Talimat verdik’ dedi

Fincancı, 19 Ekim günü Almanya’da bulunduğu sırada, Medya Haber televizyonun daveti üzerine otel odasından Skype ile canlı yayına bağlanmış ve burada yaptığı konuşma nedeniyle 20 Ekim günü Milli Savunma Bakanlığınca Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuştu.

24 Ekim’deki Kabine Toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yargının hem Fincancı hem de TTB için harekete geçtiğini söyleyerek, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturmasına ve mahkemelerin vereceği karara göre çalışmalarının hızlandırılması talimatını verdiğini söylemişti. Erdoğan’ın bu konuşması, diğer şüphelilerin konuşmalarıyla birlikte şikayete eklendi.

‘Suçlu ilan edildi, hedef gösterildi, en ağır cezayı alması istendi’

Avukatlar aracılığıyla hazırlanan suç duyurusunda, Fincancı’nın hem yargılanmadan “suçlu” ilan edildiği, hem de hedef haline getirildiğini belirterek, “Dahası yargıya verilen ‘gereğinin yapılması’, ‘en ağır cezaların uygulanması’ gibi mesaj ve talimatlarla da yargı mensuplarının bağımsız ve tarafsız karar verme süreçlerine müdahale edilmiştir” denildi. Fincancı’nın, Terörle Mücadele Kanunu (TMK) madde 7/2’de düzenlenen ‘terör örgütü propagandası’ suçu nedeniyle tutuklama tedbiri uygulanmayacak bir suçlamayla tutuklandığına da dikkat çekilen suç duyurusunda, “Müvekkille ilgili hükümet yetkilileri tarafından açıklamaların yapıldığı daha ilk anda, müvekkilin tutuklanacağı bellidir” denildi.

Soylu, Bahçeli, Akar ve Bozdağ, yargı kurumuna müdahale etti

Söz konusu konuşmanın yürütmenin en yetkili kişisi olan Cumhurbaşkanın, yargı organlarına talimat verdiğinin açık ifadesi olduğu ve ağır ithamlarla “suçlu” ilan ederek soruşturma sürecinin etkilediği belirtilen suç duyurusunda, şu ifadelere yer verildi:

“TCK’nın 288. maddesi düzenlemesine rağmen, Devlet Bahçeli’nin ‘TTB’nin başkan ve yöneticileri, hakkında en ağır cezai işlemlerin temin edilerek bu birliğin kapısına kilit vurulması’ gibi açıklamaları, Milli Savunma Bakanının ‘Anayasal kurumların açık ve net şekilde tavrını göstermesi, tarafını belli etmesi’ çağrısı, keza Adalet Bakanının ‘Terör örgütünün ağzıyla konuşuyorlar’ gibi açıklamaları, yargı kurumlarına müdahale etme amaçlı açıklamalardır. Olaylar alt alta sıralandığında, müvekkilin tüm temel hakları çiğnenerek linç edilmesi için kamuoyu önüne atılması ve tutuklanmasıyla biten toplam süreç ile siyasi iktidarın açıklamaları arasındaki bağlantı kolayca görülebilir.”

‘Bir an önce tututuklama’: Savcı davaname hazırladı, hakim adliyede bekletildi

“Müvekkil 26 Ekim günü, Ankara’dan gelen ekiplerce karayoluyla Ankara’ya götürülmüştür. Gözaltı süresinin uzatılabileceği düşünülürken, aynı akşam saat 22.00’de emniyette ifade alınması aşamasına geçilmiştir. Sabah 05.45-06.00’da Ankara Adliyesine getirilmiştir. Soruşturma savcısı 06.30’da Ankara Merkez Adliyesi’nde gelmiştir. Aynı saatlerde Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğinin de dosyanın gönderilmesi için bekletildiğini öğrenmiş durumdayız. Bu acele ve telaş, yargı üzerinde kurulan baskıyı ve müvekkili bir an önce tutuklama gayesi ile hareket edildiğini gösteren emarelerden biridir.”

“Kaldı ki soruşturma savcısı, müvekkilin evinin arandığı saatlerde hekimlerin meslek örgütü olan Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey üyelerinin görevinden alınması için davaname hazırladığını ve Ankara 31. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtığını kamuoyuna duyurmuştur. Anlaşılacağı üzere soruşturma savcısı, müvekkilin ‘suçluluğuna’, ifadesini almadan lehe delilleri toplamadan karar vermiş, zaten bu kanaatini davanameye de yazmıştır. Kısacası soruşturma savcısı da sorgu hakimi de 27 Ekim perşembe günü yalnızca usuli prosedürü yerine getirmiştir.”

Ev aramasındaki TEM amirleri ile polislerden de şikayetçi

Fincancı, 26 Ekim’de İstanbul’daki ev aramasına katılan Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube amiri, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube amiri ve polis memurlarından şikayetçi olundu.  Ankara ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılıklarına ayrı ayrı yapılan suç duyurusunda, şüphelilerin tespiti ile haklarında “Görevi kötüye kullanmak”, “Özel hayatın gizliliğinin ihlali” ve “Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” suçlarını düzenleyen TCK 257, 134 ve 288. maddeleri uyarınca soruşturma yapılması ve cezalandırılmaları için iddianame düzenlenmesi talep edildi.

Suç duyurusunda, Fincancı’nın evinin arandığı saatlerde, henüz tutanak dahi tanzim edilmemişken TRT, Sabah, A Haber, Anadolu Ajansı ve benzeri medya kuruluşlarında ev araması ve gözaltına aldığı sıradaki görüntülerin “sızdırılarak” servis edildiği belirtilerek, şöyle denildi:

Arama sürerken görüntüler sızdırıldı, savcılık bilgi sahibi olmadı

Suç duyurusunda, Fincancı’nın evinin arandığı saatlerde, henüz tutanak dahi tanzim edilmemişken TRT, Sabah, A Haber, Anadolu Ajansı ve benzeri medya kuruluşlarına ev araması ve gözaltına aldığı sıradaki görüntülerin “sızdırılarak” servis edildiği belirtilerek, “Zira henüz ev arama tutanağının tanzim edilmediği, soruşturma savcısına iletilmediği, dolayısıyla dosyanın içine girmediği düşünülürse bu basına yapılan ‘servis’in ve/veya bilgi sızdırılmasının savcılık, kalem, adliye personeli tarafından yapılamayacağı görülebilir” denildi.