Bugün artık bir “torba dava” olarak anılmaya başlanan 16 sanıklı Gezi Parkı davası, birkaç aşamadan, beraat ve yeniden yargılama kararlarından, birleştirilmiş dosyalardan oluşuyor. İlk aşamada “örgüt kurmak ve yönetmek” iddiasıyla yargılanan 26 sanık beraat etti. Üç yıl sonra yeni bir iddianame hazırlandı ve hak savunucuları bu kez “Gezi eylemlerini organize ve finanse ettiği” iddia edilen iş insanı Osman Kavala ile birlikte hiyerarşik bir düzen içinde hareket etmekle suçlandı. Bu dava da Türkiye’deki tüm sanıkların beraati ile sonuçlandı ancak karar daha sonra kaldırıldı. Osman Kavala hakkında ise “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” ve “siyasal ve askeri casusluk” suçlamalarıyla yeni bir dava açıldı ve Gezi davasıyla birleştirilmesine karar verildi. 28 Temmuz 2021’de ise Çarşı Davası, Gezi Davası ile birleştirildi.
Gezi Davası’na yol açan Gezi Parkı eylemleri, 28 Mayıs 2013’te, İstanbul Taksim’deki Gezi Parkı’na, eski Topçu Kışlası’nın imar izni olmaksızın yeniden inşası kararı ve Taksim Yayalaştırma Projesi çerçevesinde parktaki ağaçların kesildiğinin öğrenilmesiyle başladı. Eylemler kısa sürede tüm Türkiye’ye yayıldı ve haftalar sürdü. İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre 80 ilde gerçekleştirilen eylemlere 3,6 milyon insan katıldı, 5 bin 513 kişi gözaltına alındı, 189’u tutuklandı. Türk Tabipleri Birliği verilerine göre 7 bin 478 kişi eylemler sırasında yaralandı. Sekiz sivil ve iki güvenlik görevlisi öldü.
İlk dava beraatle sonuçlandı
Temmuz 2013‘te Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Çevresel Etki Değerlendirme Danışma Kurulu Sekreteri Mücella Yapıcı ile İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu’nun da bulunduğu 26 kişi olaylarla ilgili olarak gözaltına alındı. İfadelerinin ardından serbest bırakıldılar ancak Mart 2014‘te haklarında “örgüt kurmak ve yönetmek” suçlamasıyla dava açıldı. İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi, 29 Nisan 2015‘te tüm sanıkların beraatine karar verdi.
İkinci dava açıldı
1 Kasım 2017’de iş insanı Osman Kavala iki hafta süren gözaltı sürecinin ardından tutuklandı. Kavala’ya yöneltilen suçlamalardan biri de “Gezi eylemlerinin yöneticisi olmak”tı. Osman Kavala’nın hapiste tutulmasına neden olan “Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs” ve “Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” iddiaları bir yıldan fazla süre iddianameye dönüşmedi. İkinci “Gezi Davası” iddianamesine giden süreç 16 Kasım 2018’de 13 hak savunucusu ve akademisyenin evlerine yapılan baskınla gözaltına alınmasıyla başladı.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün basınla paylaştığı bilgi notuna göre İstanbul, Adana, Antalya ve Muğla illerinde 20 kişi hakkında çıkartılan gözaltı kararının nedeni, bu kişilerin bir yılı aşkın süredir iddianame düzenlenmeksizin Silivri Cezaevi’nde tutulan ve “Gezi eylemlerini organize ve finanse ettiği” iddia edilen iş insanı Osman Kavala ile birlikte hiyerarşik bir düzen içinde hareket etmeleriydi.
Gözaltına alınan kişilerden 12’si 17 ve 18 Kasım 2018 tarihlerinde adli kontrol ve yurtdışı yasağı şartıyla serbest bırakılırken, Yiğit Aksakoğlu çıkarıldığı İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği’nce “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya ve görevlerini yapmasına kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme” şüphesiyle tutuklandı.
19 Şubat 2019 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Gezi Parkı protestolarına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında iddianamenin tamamlanarak İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’ne iletildiğini açıkladığında Osman Kavala’nın cezaevinde 1 yıl 4 ayı, Yiğit Aksakoğlu’nun ise 3. ayı dolmuştu.
FETÖ/PDY üyeliğinden aranan savcı Muammer Akkaş’ın topladığı delillerin de yer aldığı soruşturma 2019 yılında tamamlandı. 4 Mart 2019 tarihinde İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi kendisine gönderilen iddianameyi kabul etti. 657 sayfadan oluşan bu iddianamede, aralarında 1 Kasım 2017’den beri tutuklu iş insanı Osman Kavala’nın ve Kasım 2018’de gözaltına alınan biri tutuklu dört kişinin de (Çiğdem Mater Utku, Ali Hakan Altınay, Yiğit Aksakoğlu, Yiğit Ali Ekmekçi) yer aldığı 16 kişi*, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” ile suçlandı ve ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmaları istendi. İddianamenin “Davacı Mağdurlar” kısmında Gezi protestoları döneminde başbakanlık görevini yürüten Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte kabine üyesi 27 ismin yanı sıra 746 kişi yer alıyordu.
Davanın ilk duruşması 24-25 Haziran 2019 tarihlerinde İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde gerçekleşti. Duruşmada hazır bulunan dokuz kişinin savunmalarını yaptığı duruşma sonucunda mahkeme heyeti Yiğit Aksakoğlu’nun tahliyesine ve hakkında adli kontrol tedbiri uygulanmasına, davanın diğer tutuklu sanığı Osman Kavala’nın tutukluluğunun ise devamına karar verdi.
Atanan yeni mahkeme heyetiyle devam edilen üçüncü duruşma 8 Ekim 2019’da gerçekleşti. Sanık sorgularının yapıldığı duruşma sonrasında Osman Kavala için yine tahliye kararı çıkmadı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 10 Aralık 2019’da, Osman Kavala’nın makul şüphe olmadan siyasi sebeplerle tutuklanması ve Anayasa Mahkemesi’nin başvuruyu makul bir sürede incelememesi nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ihlal edildiğine karar verdi.
24 Aralık 2019 tarihindeki duruşmada, AİHM kararına rağmen mahkeme Osman Kavala’yı tahliye etmedi. Bir sonraki duruşma 28 Ocak 2020’de yapıldı. Mahkeme AİHM kararına rağmen Osman Kavala’yı yine tahliye etmedi.
Savcı 6 Şubat 2020’de açıkladığı mütalaasında;
- haklarında yakalama kararı bulunan Ayşe Pınar Alabora, Can Dündar, Gökçe Yılmaz, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, Memet Ali Alabora ve İnanç Ekmekçi hakkındaki kovuşturmanın dosyadan tefrik edilerek haklarındaki yakalama kararının infazının beklenmesini,
- Osman Kavala, Yiğit Aksakoğlu ve Mücella Yapıcı’nın TCK’nin 312. maddesinde düzenlenen “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ” suçundan cezalandırılmasını,
- Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ekmekçi’nin ise TCK’nin 312. maddesinde düzenlenen “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” suçunu TCK’nin 39. maddesi uyarınca yardım eden sıfatıyla işlemekten cezalandırılmasını istedi.
Davanın 18 Şubat 2020’deki 6. duruşmasında Osman Kavala ve diğer 8 sanık hakkında beraat kararı verildi.
Kavala’ya yeni dava
Ancak Kavala tahliye edilmeden başka bir soruşturma nedeniyle yeniden tutuklandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, aynı gün Silivri’de yeniden gözaltına alınan Kavala’yı, tutuklanması istemiyle mahkemeye sevk etti. Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği, 15 Temmuz soruşturması kapsamında “Türkiye Cumhuriyeti devletinin anayasal düzenini cebir, şiddet kullanarak değiştirmeye teşebbüs etme” suçundan, “suçun ağırlığı ve Gezi davasından beraat etmesi nedeniyle kaçma tehlikesi olduğu” gerekçesiyle 19 Şubat 2020’de Kavala’nın tutuklanmasına karar verdi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, yeni iddianamede Kavala hakkında “anayasal düzeni ortadan kaldırmak” başlıklı 309. maddeden ağırlaştırılmış müebbet hapis ve ‘casusluk’ başlıklı 328. maddeden 20 yıla kadar hapis cezası istedi.
2. beraat kararı bozuldu
22 Ocak 2021’de İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi ise, Gezi Davası’nda verilen beraat kararlarını kaldırdı. Daire, dava dosyasının yeniden incelenmek ve hüküm kurulmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine hükmetti. Eksik delillerin sağlanması ile yargılamanın devamına karar verildi. Kavala hakkında açılan yeni davaya bakan İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi, 5 Şubat 2021’deki duruşmada “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” ve “siyasal ve askeri casusluk” suçlamalarıyla açılan davanın Gezi davasıyla birleştirilmesine karar verdi.
28 Nisan 2021‘de bir başka birleştirme kararı geldi. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, Gezi davasında ‘hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs’ yargılanan ve ‘yurtdışında oldukları için’ dosyası ayrılan Can Dündar, Mehmet Ali Alabora, Ayşe Pınar Alabora, Gökçe Tüylüoğlu, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu ve İnanç Ekmekçi’nin ayrılan dosyalarının Osman Kavala’nın da yargılandığı ana dava dosyasıyla yeniden birleştirilmesine hükmetti.
Dosyaların birleştirilmesi sonrası 16 sanıklı yeni Gezi Davası’nın ilk duruşması 21 Mayıs 2021‘de yapıldı. Davanın tek tutuklu sanığı Osman Kavala’nın tutukluluğunun devamına oy çokluğuyla karar verildi. Mahkeme başkanı karara muhalif kaldı. Bir sonraki duruşma 6 Ağustos 2021‘de yapılacaktı ancak yeni bir birleştirme kararı, duruşma tarihinin ileri atılmasına neden oldu.
Çarşı davası Gezi davasıyla birleşti
28 Temmuz 2021‘de, Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından beraat kararlarını bozmasının ardından Beşiktaş’ın taraftar grubu Çarşı üyelerinin de aralarında bulunduğu 35 sanığın, Gezi eylemleri nedeniyle yargılandığı davanın, Gezi Parkı ana davasıyla birleştirilmesine onay verildi. Yargıtay, her iki davanın birleştirilmesini istemişti.
Birleştirilmiş dosyaların 8 Ekim’deki duruşmasında, Kavala’nın avukatı Köksal Bayraktar dosyaların yeniden ayrılmasını ve müvekkilinin tahliyesini istedi. Savcı ise mütalaasında, Kavala’nın suçun vasıf ve mahiyeti nedeniyle tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, Kavala’nın ‘kuvvetli suç şüphesi ve somut delillerin olduğu’ gerekçesiyle tutukluluğuna devam kararı verdi.
26 Kasım 2021‘deki ikinci duruşmada da karar değişmedi.
Birleştirilmiş davanın beşinci duruşması 21 Şubat 2022’de yapıldı. Mahkeme, Kavala’nın tutukluluk halinin devamına, dosyalarına ayrılmasına karar verdi. Bir sonraki duruşma 21 Mart 2022‘de görüldü.
4 Mart 2022‘de mütalaasını açıklayan duruşma savcısı, tutuklu yargılanan Osman Kavala ile tutuksuz sanık Mücella Yapıcı’nın, “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlaması ile ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını talep etti. Diğer sanıklar Çiğdem Mater Utku, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi’nin ise “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım etme” suçlaması ile 15 yıldan 20’şer yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi.
Davanın karar duruşması 22 ve 25 Nisan 2022‘de yapıldı.
O tarihte 1637 gündür tutuklu olan Osman Kavala’nın hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs (TCK 312) suçlamasından, takdir indirimi olmaksızın ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılmasına, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Tayfun Kahraman, Can Atalay ve Yiğit Ali Emekçi’nin hükümeti ortaya kaldırmaya teşebbüse yardım etmekten 18’er yıl hapis cezasına çarptırılmalarına ve tutuklamalarına karar verildi.
Karar oy çokluğu ile alındı. Üye hâkimlerden biri sanıkların üzerlerine atılı suçlardan cezalandırılmalarına yeterli delil bulunmadığından beraatlerine, tutuklu sanık Osman Kavala’nın tahliyesi ile diğer sanıkların tutuklanmaması yönünde görüşünde olduğunu belirterek karara şerh düştü.
Mahkeme heyetinin mahkumiyet kararlarını açıklamasının ardından salonda gerginlik yaşandı. Cezaevine gönderilecek isimlerle vedalaşılırken, “Her yer Taksim, her yer direniş” sloganları atıldı.
Karar duruşmasında üye hâkim Murat Bircan’ın 2018 yılında AKP’den milletvekili aday adayı olduğu gündeme geldi. Avukatlar, yargı bağımsızlığı çiğnendiği için mahkeme heyetinin çekilmesini talep etti. Mahkeme, Murat Bircan’ın davadan çekilmesi talebini reddetti. Avukatlar karara tepki gösterdi.
Taksim Dayanışması kararın ardından, “Demokrasi adına, hukuk adına, adalet adına ülkemizin en karanlık günlerinden birini yaşıyoruz. Mahkemenin aldığı bu kararın hukuki olarak meşru olmadığını biliyoruz. Bu karar hukuki değil siyasi bir karardır, reddediyoruz. Bizler hukukun üstünlüğüne inanan, her koşulda adaleti, demokrasiyi savunan kurumlar olarak, bu ülkenin demokrasi güçleri olarak bu kararı reddediyoruz. Çağlayan’ı terketmiyor, bu hukuksuzluğa karşı sesimizi yükseltiyoruz! Adalet Nöbeti için Çağlayan Adliyesi’ndeyiz” açıklamasını yaptı.
Yargıtay beş kişi hakkındaki mahkumiyeti onadı
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 17 kişi hakkında İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davada verilen hükümlere ilişkin yapılan itirazı 28 Eylül 2023 tarihinde karara bağladı. 3. Ceza Dairesi, ‘Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçundan Osman Kavala’ya verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile ‘Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım’ suçundan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay, Tayfun Kahraman, Mine Özerden ve Çiğdem Mater Utku’ya verilen 18 yıl hapis cezasını onadı.
3. Ceza Dairesi, ayrıca Ali Hakan Altınay, Yiğit Ali Ekmekçi ve Ayşe Mücella Yapıcı’ya verilen 18 yıl hapis cezalarını bozdu ve Ayşe Mücella Yapıcı ile Ali Hakan Altınay’ın adli kontrol şartıyla tahliye edilmelerine karar verdi.
Bu üç ismin 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefetten yeniden yargılanmasına İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 21 Şubat 2024'te başlandı. Mahkeme, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin beraat yönündeki bozma kararına uydu. Hakan Altınay, Yiğit Ekmekçi ve Mücella Yapıcı hakkındaki adli kontrol kararlarını kaldırdı. Ayrıca İstanbul Emniyet Müdürlüğüne yazı yazılarak, Gezi Parkı eylemlerinde çekilmiş MOBESE görüntü kaydının bulunup bulunmadığının sorulmasına karar verdi. Ayrıca 2911 sayılı yasaya muhalefetten sanıklar hakkında açılmış bir soruşturma olup olmadığının da Cumhuriyet Başsavcılığından sorulmasına karar verildi. Bir sonraki duruşma 22 Mayıs 2024'te yapıldı.
* 4 Mart 2019’da kabul edilen iddianamede “Şüpheli” sıfatıyla yer alan isimler: M. Osman Kavala, A. Mücella Yapıcı, A. Pınar Alabora, Can Dündar, Çiğdem Mater Utku, Gökçe Yılmaz, H. Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, İnanç Ekmekçi, Ali Hakan Altınay, Mehmet Ali Alabora, Mine Özerden, Ş. Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Aksakoğlu, Yiğit Ali Ekmekçi.